Giriş

SORULARLA ANKARADAKİ HOPA DAVASI

Sonraki Kayıt Önceki Kayıt
9 ARALIK’TA ANKARA’DAKİ HOPA DAVASI BAŞLIYOR

SORULARLA ANKARADAKİ HOPA DAVASI
31 Mayıs’ta Hopa’da halka yönelen polis saldırısı ve öğretmen Metin Lokumcu’nun bu saldırıda yaşamını yitirmesi nedeniyle aynı gün Ankara’da AKP’yi protesto etmek isteyen çoğu 20li yaşlarında ve öğrenci olan 23 kişi tutuklu.


Ankara’daki Hopa davasında, iddianame tutuklamalardan tam 4 ay sonra açıklandı. 28 kişi hakkında açılan davada “silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, kasten yaralama, kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, 2911 sayılı yasaya muhalefet etme” suçlarından ceza talep ediliyor.  Genel olarak her bir “sanık” için 17 yıldan 52 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

SORULARLA ANKARADAKİ HOPA DAVASI

·        Tutuklanmalara neden olan eylem neydi? 
31 Mayıs’ta Hopa’da AKP  politikalarını protesto eden, HES’lere karşı derelerine sahip çıkan Hopa halkına yönelik polis saldırısında öğretmen Metin Lokumcu yaşamını kaybetti. 9 Aralık’ta Ankara’daki Hopa davasında yargılananlar, aynı gün Ankara’da KESK Şubeler Platformu’nun çağrısı ile biraraya gelen binlerce insanın arasındaydılar. Metin öğretmenin yaşamını kaybettiği saldırının emrini veren AKP’yi protesto etmek için demokratik haklarını kullanmak, AKP il başkanlığı binası önünde basın açıklaması yapmak istediler. Ama polis bu protestoya izin vermeyerek biraraya gelenlere saldırdı. Çünkü AKP iktidarının kendine “muhalefet” edilmesine, en temel demokratik hakların kullanılmasına dahi tahammülü yoktur.

·        Ankara’da 31 Mayıs’tan sonra neler yaşandı?
 31 Mayıs’ta Ankara’da siyasal iktidara tepkilerini göstermek isteyenlere yönelik polis saldırısında üçü avukat 54 kişi gözaltına alındı. Gözaltı süresi boyunca işkence gördüler. Cinsel tacize uğradılar. Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu üyesi Dilşat Aktaş aynı gün polis tarafından linç edilmek istendi, kalçası kırıldı. 31 Mayıs’ta gözaltına alınanlardan 5 kişinin tutuklanmasının ardından, 31 Mayıs protestosuna katılanlara yönelik ev baskınlarıyla gözaltılar devam etti.  Tutuklu sayısı 23’e yükseldi.
Basın açıklamasına katılan öğrenciler hakkında öğrencisi oldukları üniversitelerde disiplin soruşturmaları başlatıldı. Üyesi oldukları sendikaların çağrısı ile basın açıklamasına katılan, polis tarafından dövülen ve işkence gören kamu emekçilerinin çalıştıkları kurumlara yazılar yazılarak “gereğinin yapılması” talep edildi ve idari soruşturmalar başlatıldı. Ankara Adliyesinde çalışan iki kamu emekçisi hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında Adalet Komisyonu Başkanlığı, ‘bir daha atanmamak üzere devlet memurluğundan çıkarılmalarını’ talep etti.
·        İddianame ne diyor?
Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırlandığı iddianamede “AKP’ye muhalefet etmek”, “sol görüşlü” olmak suç kabul ediliyor. Evlerden alınan sol kitaplar, bu kitaplardan bazıları hakkında 70li yıllarda verilen ve daha sonra hukukiliği ortadan kalkan toplatma kararları eşliğinde iddianamede “delil” olarak yer alıyor. İddianamede iktidar partisinin binası önünde yapılmak istenen basın açıklamasının neden engellendiği, polisin neden şiddet kullandığı, Dilşat Aktaş’ın kalça kemiğinin kimler tarafından kırıldığı, gözaltındaki 54 kişiye kimlerin işkence ettiği yazılmazken, örneğin “sanıklardan” 5 kişi müşteki olan 65 polisi yaralamakla suçlanabiliyor. Polislerin baş parmağının yaralanması, araçların tamponunda darbe izi gibi ibareler iddianamede yer alıyor, olay yerinde bulunan plastik flama boruları, tabip odası şemsiyesi, üniversitelilerin evlerinden alınan not defterleri, feminist politika dergisi, ulaşım zamları konusunda bir afiş bu ağır suçlamaların delili olarak iddianamede yer alabiliyor. Aynı iddianame, 79 yıllık bir halk örgütü olan Halkevleri’ni “terör örgütü güdümünde faaliyet göstermekle” suçluyor.
·        Halkevleri’nin ismi davada nasıl ve neden geçiyor?
79 yıllık bir halk örgütü olan Halkevleri iddianamede “yasadışı silahlı terör örgütü güdümünde faaliyet göstermek”le suçlanıyor. “Ülke gündemi ile ilgili sürekli eylem ve etkinlik yapmak” suçlamanın dayanağı haline getiriliyor. Halkevleri’nin özellikle Irak savaşı döneminde gerçekleştirdiği savaş karşıtı eylemler, Filistinle dayanışma eylemleri “yasadışı faaliyete” gerekçe olarak emniyetin verdiği bilgi notu ile birlikte iddianamede yer alıyor.  Halkevleri üyeleri hakkında yıllar önce açılan, takipsizlikle sonuçlanan, beraat alınan ya da Halkevleri faaliyetiyle hiçbir ilgisi olmayan davalar “kanaat oluşturmak” için dosyaya ekleniyor. Çeşitli polis operasyonlarında yıllar önce birçoğu işkencede alınmış ifadeler o dönem ifadelere dayanarak Halkevleri hakkında hiçbir suçlama olmadığı halde bugün dosyaya konuluyor. Halkevi kütüphanesinden kitap alıp okumak, Halkevi şubelerindeki etkinliklere katılmak terör suçu sayılmaktadır. İddianamede Hopa olayları seçim öncesi iktidarı yıpratmak için gerçekleştirilmiş gibi sunulmaktadır. Açık ki bu dava AKP’nin davasıdır. Halkevleri halkın haklarını savunduğu için bu davanın ve AKP saldırılarının hedefindedir. AKP kamusal hizmetleri piyasaya açmaya çalışırken parasız eğitim-sağlık için mücadele eden Halkevleri’dir. AKP kentleri sermaye için büyük birikim alanlarına çevirirken insanca yaşamak için barınma hakkı mücadelesi veren Halkevleri’dir. AKP sermayenin doğayı talan etmesinin önünü açarken, HES’lere karşı, termik santrallere karşı, siyanürlü madenciliğe karşı mücadele eden ve bu politikaları durduran, gerileten Halkevleri’dir. AKP sadakacılık kültürünü yoksul mahallelerde yaygınlaştırırken özgürleştirici bir dayanışma ilişkisiyle bu mahallelerde varolan, bilimi, sanatı yoksul mahallelere taşıyan Halkevleri’dir. Halkevleri işte bu nedenle yani halk yararına olmayan iktidar politikalarına karşı çıktığı, mücadele ettiği için AKP’nin hedef tahtasına konmuştur. Bu ilk değildir. 2006 yılından sonra İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri Halkevleri örgütüne yönelik doğrudan baskı içeren görülmemiş bir denetim yapmıştır. Aynı yıl Halkevleri Mersin Şubesi hakkında “AKP karşıtı odak olmaktan” kapatma davası açılmıştır. Tüm bu denetim ve sayısız davalar AKP’nin istediği sonucu vermemiş bu defa Zaman gibi yandaş gazeteler Halkevleri hakkında “terör örgütü yuvası” gibi haberler yapmaya başlamış ve Halkevleri tarafından açılan dava ile mahkum olmuştur. En son 4 Nisan 2011 tarihle Bakanlar Kurulu kararı ile Halkevleri’nin “kamu yararına dernek statüsü” kaldırılmıştır. 31 Mayıs Hopa mitingi sonrası Başbakan Erdoğan her gittiği seçim mitinginde yaptığı konuşmada Hopa nedeniyle Halkevleri’ni hedefe koymuştur. Ankara iddianamesiyle birlikte Halkevleri hakkında "tüzüğe aykırı faaliyette bulunmak"tan soruşturma açılmış, Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol ifadeye çağrılmıştır. “AKP’nin adaleti” Halkevleri’ni AKP’ye biat etmediği, halkın zararına olan iktidar politikalarına karşı durduğu için, demokratik bir ülkeyi savunduğu, demokratik hakların kullanımı yönünde mücadele ettiği için yargılamaktadır.
9 Aralık’ta Ankara’daki Hopa davasında ülkenin dört bir yanından gelenler adliye önünde “AKP’nin adaletini” yargılayacaklar.
Yaşam hakkını, derelerini ve doğayı savunanlar; Metin Lokumcu için sokağa çıkanlar, halktan yana aydınlar- gazeteciler, parasız eğitim-sağlık isteyenler, haklarını savunanlar, demokratik haklarını kullananlar, hakları için örgütlenenler, Halkevleri YARGILANAMAZ!
Bu dava hepimizin;  9 Aralık’ta Ankara’da Adliye önünde buluşalım






Copyright 2011 http://haklaryargilanamaz.blogspot.com/ All rights reserved Designed by HAKLAR YARGILANAMAZ